الإنجليزية - التركية
تعريف (3) of two judgments giving an inference في الإنجليزية التركية القاموس.
- judgment
- {i} karar
Bu konuda bir karar veremiyorum.
-I cannot render a judgment on that.
Kanaate dayalı bir karardı.
-It was a judgment call.
- judgment
- {i} kanı
- judgment
- tebligat
- judgment
- kıyamet
- judgment
- yargıgücü
- judgment
- görüş
- judgment
- hüküm
Çok hızlı hüküm vermeyin.
-Don't pass judgment too quickly.
Düşünmek zordur ve bu yüzden birçok insan sadece hüküm verir.
-Thinking is difficult, and therefore many people only pass judgment.
- judgment
- doğru düşünüp karar verme yetisi
- judgment
- düşünce
- judgment
- {i} yargılama
Yargılama günü geldi.
-The day of judgment has arrived.
Tom kötü bir yargılama çağrısı yaptı
-Tom made a bad judgment call.
- judgment
- {i} tahmin
- judgment
- {i} muhakeme
- judgment
- (Mukavele) hüküm, yargı
- judgment
- muhakeme/düşünce/karar
- judgment
- hüküm,yargı
- judgment
- (isim) tahmin, düşünce, yargılama, kanı, yargı, sağduyu, hüküm, karar, muhakeme
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف (3) of two judgments giving an inference في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- judgment
(3) of two judgments giving an inference
الواصلة
(3) of two judgments gi·ving an in·fer·enceالنطق
Resimler
المفضلات