Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
Sana telefonla ulaşmakta zorluk çektik.
- We have had difficulty reaching you by phone.
Varmak istediğiniz yere ulaştınız.
- You have reached your destination.
Hava kararmadan otele varmak istiyorum.
- I want to reach the hotel before it gets dark.
Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.
- We have to find a way to reach Tom.
Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
- We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
The Thembu tribe reaches back for twenty generations to King Zwide.
Reach for your dreams.