I haven't visited the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
Visitors to that town increase in number year by year.
- Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.
Sami arrived for his visitation day.
- Sami ziyaret günü için geldi.
While she was staying in Japan, she often visited Kyoto.
- O, Japonya'da kalıyorken sık sık Kyoto'yu ziyaret etti.
Next time I visit San Francisco, I'd like to stay at that hotel.
- San Fransisko'yu bir dahaki ziyaretimde o otelde kalmak istiyorum.
I lost no time in visiting my aunt in the hospital yesterday.
- Ben, dün hiç zaman kaybetmeden teyzemi hastanede ziyaret ettim.
I don't like visiting big cities.
- Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.
Lucy sometimes visits May.
- Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
Tom brings us gifts whenever he visits.
- Tom her ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.
May I call on you some day?
- Ben, bir gün sizi ziyaret edebilir miyim?
I call on him sometimes.
- Ben bazen onu ziyaret ederim.