Don't bother to call on him.
- Onu aramak için zahmet etmeyin.
Tom didn't bother to listen to Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesini dinleme zahmetinde bulunmadı.
Thank you for your trouble.
- Zahmetin için teşekkür ederim.
She took the trouble to meet her friend at the airport.
- O, arkadaşını havaalanında karşılama zahmetine katlandı.
We apologize for the inconvenience.
- Zahmet için özür dileriz.
He spared no pains to help me.
- O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
That looks really painful.
- O gerçekten zahmetli görünüyor.
He spared no pains to help me.
- O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.