Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.
- Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.
They went in opposite directions.
- Onlar zıt yönlere gittiler.
Judaism isn't really the opposite of Christianity.
- Yahudilik gerçekten Hıristiyanlığın zıttı değil.
Tom has the opposite problem.
- Tom'un zıt bir sorunu var.
Latin American novels are characterized by their contrast.
- Latin Amerika romanları zıtlıklarıyla nitelenir.
They are entirely contrasting opinions.
- Onlar tamamen zıt görüşteler.
The word ‘antonym’ is antonymous to ‘synonym’.
- Zıt anlamlı sözcüğü eş anlamlı sözcüğünün zıt anlamlısıdır.
The word ‘antonym’ is antonymous to ‘synonym’.
- Zıt anlamlı sözcüğü eş anlamlı sözcüğünün zıt anlamlısıdır.
The word ‘antonym’ is antonymous to ‘synonym’.
- Zıt anlamlı sözcüğü eş anlamlı sözcüğünün zıt anlamlısıdır.
The word ‘antonym’ is antonymous to ‘synonym’.
- Zıt anlamlı sözcüğü eş anlamlı sözcüğünün zıt anlamlısıdır.
Uyanmak sözcüğü uyumak sözcüğünün karşıt anlamlısıdır.
- Uyanmak, uyumanın zıttıdır.
Yatmak sözcüğü kalkmak sözcüğünün karşıt anlamlısıdır.
- Yatmak, kalkmanın zıttıdır.
Uyanmak, uyumanın karşıt eylemidir.
- Uyanmak, uyumanın zıttıdır.
Yatmak, kalkmanın karşıt eylemidir.
- Yatmak, kalkmanın zıttıdır.