The higher we go up, the cooler the air becomes.
- Ne kadar yukarıya gidersek hava o kadar soğuk olur.
As we go up higher, the air becomes thinner.
- Biz yukarıya giderken hava incelir.
Grace goes upstairs to the extension telephone.
- Grace yukarıdaki dahili telefona gider.
She shut the door and went upstairs.
- Kapıyı kapattı ve yukarı gitti.
See the example given above.
- Yukarıda verilen örneğe bak.
The clouds above moved fast.
- Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
He shook his head up and down.
- O, başını yukarı aşağı salladı.
They bounced up and down.
- Onlar yukarı aşağı zıpladı.
This is an uphill road.
- Bu yokuş yukarı bir yoldur.
As you go up higher, the air becomes thinner.
- Daha yukarıya giderken hava incelir.
It's better to be approximately right than completely wrong.
- Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.