Aslında, ufak bir şikayetim var.
- Actually, I do have one small complaint.
Kazanmak için ufak bir şansımız var.
- We have small chance to win.
Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu.
- He lived in a small town nearby.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
Evimin arkasında küçük bir gölet var.
- There is a small pond in back of my house.
Tom otelin arkasındaki küçük restoranda yemek yemek istedi.
- Tom wanted to eat at the small restaurant behind the hotel.
Ne kazandığın patronun maaşı ile karşılaştırıldığında ufak tefek şey.
- What you make is small potatoes compared to the boss's salary.