Tom ve Mary üç çocuğu evlat edindiler.
- Tom and Mary adopted three children.
Bu çocuk evlat edinildi.
- This child has been adopted.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.
- Larry Ewing is married and the father of two children.
Memeliler yavrularına bakarlar.
- Mammals care for their young.
Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.
Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.
- Your story reminded me of my younger days.
Gençlik günlerimde, ben de onu düşündüm.
- I thought that as well, in my younger days.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Gençler yaşlılara saygı göstermeliler.
- The young should respect the old.
Onun yeni saç-yapımı daha genç görünmesine neden oldu.
- Her new hair-do made her look younger.
Gençken yeni bir dil öğrenmek daha kolay.
- It's easier to learn a new language when you are young.
O genç mi? Evet, genç.
- Is she young? Yes, she is.
John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
O, benden beş yaş küçük.
- He is five years younger than me.
Sam Tom'dan iki yaş küçük.
- Sam is two years younger than Tom.
Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.
- A young person is waiting for you outside.
Genç bir kişi seni görmek istiyor.
- A young person wants to see you.
Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da doğuracak dişiler olmayacağı için nesli tükenebilir.
- The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.
O, benden beş yaş küçük.
- He is five years younger than me.
O, benden beş yaş küçük.
- She is five years younger than me.
ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
- According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
- Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
Bu ürünü çocukların erişemeyeceği bir yerde saklayın.
- Keep this product out of children's reach.
Kızım bir çocukken sık sık astım atakları yaşardı.
- My daughter often had asthma attacks when she was a child.
Kızım, bir çocuk olarak, sıklıkla astım atakları geçirdi.
- My daughter, as a child, often suffered from asthma attacks.
Çocuklarınızın televizyon bağımlısı olmasına izin vermeyin.
- Don't let your children become couch potatoes.
Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu.
- This former child actor later became a drug addict.
Sonuçta o hâlâ bir çocuk.
- She's still a child after all.
Sami'nin bir çocukla sonuçlanan bir ilişkisi vardı.
- Sami had a relationship that resulted in a child.
Gençler değişime kolayca uyum sağlarlar.
- The young adapt to change easily.
Rock gençlerin müziğidir.
- Rock is the music of the young.
My grandmother is a very active woman and is quite young for her age.
The lion caught a gnu to feed its young.
The age of space travel is still young.
Young blood must have its course, lad, and every dog its day. - Charles Kingsley.
With bankruptcy looming, the corporation eventually began eating its young; massive layoffs were announced, and all employee benefits and bonuses were suspended.
I just know he's off spending the night with some sweet young thing he picked up in a bar.