Could you tell me the way to the port?
- Bana limana giden yolu söyler misin?
Could you show me the way to the port?
- Bana limana giden yolu gösterir misiniz?
The muddy road has ruined my new shoes.
- Çamurlu yol, yeni ayakkabılarımı mahvetti.
The drugstore is at the end of this road.
- Eczane yolun sonunda.
He cleared the path of snow.
- O, yoldaki karı temizledi.
It's not a road, but a path.
- O bir yol değil fakat bir patika.
My business has at last gotten on the right track.
- Sonunda işim yoluna girdi.
I think you're on the right track.
- Sanırım sen doğru yoldasın.
Fortunately they had no storms on the way.
- Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world.
- Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.
I happened to go that way to New York.
Tom cleared snow from the driveway.
- Tom araba yolundaki karı temizledi.
Why is Tom's car parked in our driveway?
- Niçin Tom'un arabası bizim özel araba yolumuza park ediliyor?
I thought Tom would go on a road trip.
- Tom'un bir kara yolu seyahatine gideceğini düşünüyordum.
The picnic area is easily accessible by road.
- Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.
There's but one avenue to earn money.
- Para kazanmak için sadece bir yol var.
Where does this trail go to?
- Bu keçi yolu nereye gidiyor?
I like walking on dusty and rocky trails.
- Tozlu ve kayalıklı yollarda yürümeyi severim.
We're approaching the end of our journey.
- Biz yolculuğumuzun sonuna yaklaşıyoruz.
What's the best way to approach a girl?
- Bir kıza yaklaşmanın en iyi yolu nedir?
There were almost no railroads out west.
- Uzak batıda neredeyse hiç demir yolu yoktu.
Which railroad do you prefer to travel on?
- Hangi demir yolu ile seyahat etmeyi tercih edersiniz?
A river and a canal are both types of waterway.
- Bir nehir ve bir kanal her ikisi de su yolu türüdür.
What's the purpose of your trip?
- Yolculuğunun amacı nedir?
Whichever way you take, it'll take you the same time.
- Hangi yoldan giderseniz gidin, aynı zamanda götürecektir.
What time do we leave?
- Biz ne zaman yola çıkarız?
At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
- O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
I can't decide which route to take to Boston.
- Boston'a hangi yoldan gideceğime karar veremiyorum.
This is the shortest route to Paris.
- Bu, Paris'e giden en kısa yoldur.
The road runs from Tokyo to Osaka.
- Yol Tokyo ve Osaka arası çalışır.
I managed to catch the 8 o'clock train by running all the way to the station.
- İstasyona giden bütün yolu koşarak 8 trenini yakalayabildim.
Both parties took a step towards a solution.
- Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
Both parties took a step towards a solution.
- Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
Tom's car is parked in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yoluna park ediliyor.
Tom's car is in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yolunda.
Writing up history is a method of getting rid of the past.
- Tarih yazmak, geçmişten kurtulmanın bir yoludur.
In Japan almost all roads are single lane.
- Japonya'da neredeyse tüm yollar tek şerittir.
We came to a place where the road branched into two lanes.
- Yolun iki şerite ayrıldığı bir yere geldik.
You can get to her house in a variety of different ways.
- Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
People have many things to communicate and many ways to do so.
- İnsanlar iletişim kurmak pek çok şeye sahiptir ve bunun için çok yola sahiptir.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
The same rule applies to going for a journey.
- Aynı kural bir yolculuğa çıkmak için de geçerlidir.
All drivers should obey the rules of the road.
- Tüm sürücülerin yol kurallarına uymaları gerekir.
I need your address in order to send you a present.
- Sana hediye yollayabilmem için adresine ihtiyacım var.
Everything was in order until he came.
- O gelinceye kadar her şey yolundaydı.
I have tried every means imaginable.
- Akla gelebilecek her yolu denedim.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
Tom knew he was crossing the line, but he couldn't help himself.
- Tom demir yolu hattını geçtiğini biliyordu ama kendini tutamadı.
Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.
- Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.
Why don't you try a different tack?
- Neden farklı bir yol denemiyorsunuz?
Where does this road lead to?
- Bu yol nereye götürür?
This road leads you to the station.
- Bu yol sizi istasyonuna götürür.
It is easy to be wise after the event.
- Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.
The future has many paths - choose wisely.
- Geleceğin birçok yolu var - akıllıca seçin.
The way of the samurai is found in death.
- Samuray'ın yolu ölümde bulunur.
She flew to Europe by way of Siberia.
- Sibirya yoluyla Avrupa'ya uçtu.
Reply me via mail only when you read and understand this.
- Bunu okuyup anladığın zaman bana yalnızca posta yoluyla yanıt ver.
Working from home via computer can be lonely.
- Bilgisayar yoluyla evden çalışmak tuhaf olabilir.
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.
- Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.