yolculuklar

listen to the pronunciation of yolculuklar
التركية - الإنجليزية
cruises
plural of cruise
yolculuk
travelling

I'm travelling alone. - Yalnız yolculuk ediyorum.

Travelling is easy these days. - Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.

yolculuk
trip

She is contemplating a trip. - O bir yolculuk düşünüyor.

She is busy preparing for the trip. - O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.

yolculuk
voyage

I wish you a pleasant voyage. - Sana hoş bir yolculuk diliyorum.

The voyage to America used to take many weeks. - Amerika'ya yolculuk birçok hafta sürerdi.

yolculuk
{i} journey

What a pleasant journey we had! - Ne keyifli bir yolculuk yaptık!

She found the ring that she had lost during the journey. - O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.

yolculuk
travel

Steve told me the tale of his travels. - Steve bana yolculuklarının hikayesini anlattı.

Time travel is possible. - Zamanda yolculuk mümkündür.

yolculuk
trek
yolculuk
passage
yolculuk
(Havacılık) cruise

Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas! - Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!

yolculuk
excursion
yolculuk
expedition
yolculuk
run
yolculuk
{s} itinerary
hayırlı yolculuklar
best cruises
yolculuk
travelling on
yolculuk
road trip
yolculuk
journeying
Hayırlı yolculuklar
Bon voyage!, Have a good trip!
hayırlı yolculuklar
Have a good trip
iyi yolculuklar
have a nice journey
iyi yolculuklar!
have a good journey!, enjoy your trip!, safe journey!
yolculuk
cruising
yolculuk
peregrination
yolculuk
journey, trip, voyage, expedition
yolculuk
headway
yolculuk
{i} wayfaring
ıyi yolculuklar
Have a nice trip
التركية - التركية

تعريف yolculuklar في التركية التركية القاموس.

Yolculuk
(Osmanlı Dönemi) SEFER
Yolculuk
yol

Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum. - Gemiyle yolculuk yapmayı severim.

Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil. - Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.

Yolculuk
(Osmanlı Dönemi) SEYR
Yolculuk
seyahat
yolculuk
Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde, bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat: "Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk."- F. N. Çamlıbel
yolculuk
Bu gidiş gelişte geçen süre
yolculuk
Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde, bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat
yolculuk
Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme
yolculuk
Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme: "Yolculukla ilgili işlemleri tamamlarken, koltuğuna oturtmuştuk onu."- N. Cumalı
الإنجليزية - التركية

تعريف yolculuklar في الإنجليزية التركية القاموس.

yolculuk
seyahat
yolculuk
gezinti
yolculuklar
المفضلات