Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

yol yol

listen to the pronunciation of yol yol
التركية - الإنجليزية
striped, stripy
stripy
striped
yol
manner
izlenen yol
course
yol
road

In America cars drive on the right side of the road. - Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.

I can't see the road signs in this fog. - Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.

yol
track

My business has at last gotten on the right track. - Sonunda işim yoluna girdi.

I cross the railroad tracks every morning. - Her sabah demir yolu hattını geçerim.

yol
way

The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world. - Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.

Fortunately they had no storms on the way. - Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.

yol
path

The path is bordered with hedges. - Yol çitlerle sınırlanmıştır.

It's not a road, but a path. - O bir yol değil fakat bir patika.

yol ver
Yield
yol şeridi
lane
yol boyunca
all the way

The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka. - Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.

Tom couldn't get the door to close all the way. - Tom bütün yol boyunca kapıyı kapattıramadı.

yol vermek
yield
bataklıktan geçen yol
causeway
doğru yol
the right way

Excuse me, but is this the right way to the subway station? - Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?

Is this the right way to go to the railway station? - Tren istasyonuna gitmek için doğru yol bu mu?

ekspres yol
highway
izlenecek yol
itinerary
yol
(Bilgisayar) to
yol
avenue

There's but one avenue to earn money. - Para kazanmak için sadece bir yol var.

yol gösteren levha
signpost
yol tepmek
hoof
yol tutması
motion sickness
yol çukuru
pothole
başvurulan yol ve yöntem
tactic
besleyici yol
feeder line
beton yol
(Askeri) metalled road
bozuk yol
(Bilgisayar) bad route
bütün yol
(Bilgisayar) full path
daire çizen yol
circus
dikey yol
(Askeri) axial road
dolgu yol
causeway
düz yol
straight road
erken kalkan yol alır
the early bird gets the worm
erken kalkan yol alır
early bird catches the worm
esnek yol kaplaması
(İnşaat) flexible pavement
genel yol
highway
genetik mutasyona yol açan
(Tıp) mutagenic
geri yol
(Askeri) astern
gizli yol
by-way
her yol
everyway
herkesin geçtiği yol
the beaten path
hızlı yol
(İnşaat) fast track
ikinci yol
relief road
ikinci yol
bypass
ileri yol
(Askeri) ahead
kestirme yol
(Pisikoloji, Ruhbilim) heuristics
kestirme yol tuşu
(Bilgisayar) shortcut key
kritik yol metodu
(Askeri,İnşaat) critical path method
seçenek yol
alternative route
seçenek yol atama
(Bilgisayar) alternative routing
takip edilecek yol
(Ticaret) route
takip edilen yol
track
tâli yol
turnout
uzak yol
(Askeri) ocean going
uzun yol
long-distance
yerel yol
(Bilgisayar) local path
yol
carline
yol
tempo
yol
purpose

What's the purpose of your trip? - Yolculuğunun amacı nedir?

yol
device
yol
route

I can't decide which route to take to Boston. - Boston'a hangi yoldan gideceğime karar veremiyorum.

Silence prevailed along the funeral route. - Cenaze yolu boyunca sessizlik hüküm sürdü. (yaygındı)

yol
(Meteoroloji) trajectory
yol
(Matematik) contour
yol
procedure
yol
mode

At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane. - O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.

yol
(Ticaret) remedy
yol
run

I don't feel like running all the way to the station. - Canım istasyona kadar tüm yolu koşmak istemiyor.

I managed to catch the 8 o'clock train by running all the way to the station. - İstasyona giden bütün yolu koşarak 8 trenini yakalayabildim.

yol
road; path; way; passage; course; route; channel; conduit
yol
(Pisikoloji, Ruhbilim) tract
yol
railway track
yol
time

There is a little time before the train departs. - Tren yola çıkmadan önce biraz zaman var.

Few roads existed in North America at that time. - O zaman Kuzey Amerika'da birkaç tane yol vardı.

yol
approach

Our plane was dangerously approaching the Turkish Airlines airliner. - Uçağımız tehlikeli bir biçimde Türk Hava Yolları uçağına yaklaşıyordu.

What's the best way to approach a girl? - Bir kıza yaklaşmanın en iyi yolu nedir?

yol
solution

Both parties took a step towards a solution. - Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.

The best solution can only be found by a process of trial and error. - En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.

yol
style
yol
rate of speed
yol
(İnşaat) gangway
yol
carpet
yol
(Denizbilim) patway
yol
conduit
yol alma
progress
yol açan
leading
yol ağzı
junction
yol ağı
road network
yol kesmek
(Askeri) slow down
yol kesmek
block
yol kesmek
intercept
yol kesmek
waylay
yol vermek
make way
yol vermek
(Konuşma Dili) give the push
yol vermek
start
yol vermek
turn somebody out
yol vermek
make way for
yol vermek
(Dilbilim) give away
yol vermek
crank
yol vermek
yield the right-of-way
yol vermek
stand aside
yol vermek
discharge
yol yok
(Bilgisayar) no path
zorla yol açmak
(deyim) break into
yol işareti
road sign

What is written on the road sign? - ONE WAY. - Yol işaretinde ne yazılı? - TEK YÖN.

yol kenarında
by the way
başka yol yoktu
there was no other way
bir günlük yol
A day's journey
gidiş, yol, tarz, tempo
going, way, style, tempo
oto yol
autobahn
virajlı yol
winding road
yol almak
get far
yol ayrımı
Parting of the ways
yol gideri
travel expense
yol gösterici
guide
yol tarif etmek
Give directions
yol yiyeceği, azık
the way of food, azık
yol üstü
way higher
göle giden bu yol iyi bir yol mu
Is the road to the lake a good one
التركية - التركية
Çizgili, çizgiler biçimde çizgi çizgi
iplik iplik
yol yol
المفضلات