They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
- Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
Go at once, otherwise you will be late.
- Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
Don't go picking the flowers in the flower bed, or else you'll be caught.
- Çiçeklikten çiçek toplamaya gitmeyin yoksa yakalanacaksınız.
Watch your step, or else you will trip on the baggage.
- Adımına dikkat et, yoksa bagajda yoculuk yapacaksın.
Am I handsome or not?
- Yakışıklı mıyım yoksa değil miyim?
If there was no air, man could not live for even ten minutes.
- Hava yoksa insan on dakika bile yaşayamaz.
If one has the right to live, then one should also have the right to die. If not, then living is not a right, but an obligation.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.
If one has the right to live, then one should also have the right to die. If not, then living is not a right, but an obligation.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa öyleyse bir insanın aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa, o zaman yaşamak bir hak değil ama bir zorunluluktur.
There's no point telling me Hi, how are you? if you have nothing else to say.
- Söyleyecek başka bir şeyin yoksa bana Merhaba, nasılsın? demenin hiçbir faydası yok.
If there's nothing else for me to do, I'm going home.
- Yapacağım başka bir şey yoksa eve gidiyorum.