yok etme

listen to the pronunciation of yok etme
التركية - الإنجليزية
annihilation
extermination
elimination
wipeout
wracking
(Ticaret) removal
extirpate
extincting
suppression
demolition
obliteration
destruction
extinction
tabula rasa
effacement
disposal
eradication
extirpation
remotion
efface
yok etmek
{f} wipe out
yok etmek
break up
yok etmek
extinguish
yok etmek
dispel
yok etmek
{f} dissipate
yok etmek
{f} wipe off
yok etmek
{f} shatter
yok etmek
{f} extirpate
ağaçları yok etme
deforestation
yok etmek
root something out
yok etmek
blot out
yok etmek
remove
yok etmek
demolish
yok etmek
kill
yok etmek
sweep away
yok etmek
cut sb up
yok etmek
consume
yok etmek
melt away
yok etmek
dissolve something away
yok etmek
cut somebody up
yok etmek
knock down
yok etmek
deaden
yok etmek
erase
yok etmek
get rid of
yok etmek
uproot
yok etmek
(deyim) make an end of
yok etmek
dissolve something
yok etmek
(deyim) stamp something out
yok etmek
wipe something out
yok etmek
(deyim) bring something to the ground
yok etmek
wreck
yok etmek
work off
yok etmek
{f} dissolve
yok etmek
dispose of
yoketme
exterminating
yoketme
annihilation
yoketme
eradication
yok et
exterminate

We must exterminate them. - Onları yok etmeliyiz.

There's a huge spider in the room! Quick, exterminate it! - Odada kocaman bir örümcek var! Çabuk onu yok et!

yok et
annihilate
yok et
obliterate

Overnight the rabbits had obliterated Tom's garden. - Gece boyunca tavşanlar Tom'un bahçesini yok etmişti.

The shock wave came and obliterated everything and everyone. - Şok dalgası geldi ve her şeyi ve herkesi yok etti.

yok etmek
eradicate
yok etmek
root up
yok etmek
swallow up
yok etmek
put paid to
yok etmek
obliterate
yok etmek
exterminate

Their job is to exterminate rats and mice. - Onların işleri fareler ve sıçanları yok etmektir.

yok etmek
liquidate
yok etmek
wipe
yok etmek
mow down
yok etmek
root out
yok etmek
stamp out
yok etmek
annihilate
yok etmek
blast
yok etmek
undo
yok etmek
destroy

He wanted to destroy it. - O onu yok etmek istedi.

Tom wanted to destroy it. - Tom onu yok etmek istiyordu.

yok etmek
engulf
yok etmek
root
yoketme
obliteration
yok et
destroy

The soldiers' mission was to destroy the bridge. - Askerlerin görevi köprüyü yok etmekti.

He wanted to destroy it. - O onu yok etmek istedi.

yok et
demolish
yok etmek
Make away with, charm away, clear off, cut off, cut up, dispose of, dissipate, dissolve, do away with, efface, eliminate, end, eradicate, exterminate, extinguish, extirpate, liquidate, shatter, spirit away, spirit off, sponge out, stamp, wipe away
yok etmek
suppress
yok etmek
(deyim) cut down
yok etmek
(deyim) fuck up
yok etmek
to annihilate
yok etmek
cut off
bakterileri yok etme
bacteriolysis
etkisini yok etme
counteraction
kanıtları yok etme
spoliation
kelimenin anlamını yok etme
verbicide
yok etmek
(Hukuk) to dispose, to eradicate
yok etmek
make away with
yok etmek
stamp
yok etmek
clear off
yok etmek
spirit away
yok etmek
efface
yok etmek
spirit off
yok etmek
charm away
yok etmek
wipe away
yok etmek
cut up
yok etmek
eliminate

It is important to eliminate the social unrest. - Toplumsal huzursuzluğu yok etmek önemlidir.

yok etmek
to annihilate, to destroy, to exterminate, to eradicate, to demolish, to devour, to dispel, to wipe sth out, to dissolve sth (away), to dissipate, to deaden, cut sb up, to consume, to root sth out, to obliterate
yok etmek
do away with
yok etmek
sponge out
yok etmek
end
yok etmek
to do away with or get rid of (someone, something) completely
yok etmek
melt
التركية - التركية
ifna
izale
(Osmanlı Dönemi) İZAHE
eradikasyon
(Osmanlı Dönemi) ifnâ
Yok etmek
mahvetmek
Yok etmek
eritmek
Yok etmek
kırmak
Yok etmek
ifna etmek
Yoketme
(Hukuk) İFNA
yok etmek
Varlığına son vermek, ortadan kaldırmak, ifna etmek, izale etmek
yok etme
المفضلات