yerleştirmiş

listen to the pronunciation of yerleştirmiş
التركية - الإنجليزية
nestled
past of nestle
drawn or pressed close to someone or something for or as if for affection or protection; "saw a number of small houses nestled against the hillside"; "like a baby snuggled in its mother's arms
yerleş
ensconce
yerleş
settle

The settlers did not always honor the treaties. - Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.

The Indians gave the settlers food. - Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.

yerleş
settle down

Tom is ready to settle down and start a family. - Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.

Let's all settle down here. - Hepimiz buraya yerleşelim.

yerleş
{f} settled

He settled down in his armchair to listen to the music. - O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.

He settled down in his native country. - Anavatanına yerleşti.

yerleş
{f} ensconcing
yerleş
settle in

They decided to settle in a suburb of London. - Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.

They are planning to settle in New Zealand. - Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.

yerleş
embed
yerleş
populate
yerleş
reside

This is residential property. - Burası yerleşim bölgesidir.

This residential area is comfortable to live in. - Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.

yerleş
{f} site
yerleş
indwell
yerleştirmiş
المفضلات