yerleştirilmemiş

listen to the pronunciation of yerleştirilmemiş
التركية - الإنجليزية
unplaced
Not among the first three horses to finish a race
Not assigned a place

Until more detailed phylogenetic work is done to elucidate their true relationships, it seems best to leave all these species unplaced.

{a} having no place or employment
not one of the first three to finish in a race or competition
Not placed
not one of the first three in a race or competition
{s} lacking a place or placement
yerleş
ensconce
yerleş
settle

Tom is ready to settle down and start a family. - Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.

The settlers did not always honor the treaties. - Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.

yerleş
settle down

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

We moved into this house last month. We will settle down soon. - Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.

yerleş
{f} settled

He settled down in his native country. - Anavatanına yerleşti.

They settled in Canada. - Onlar Kanada'ya yerleştiler.

yerleş
{f} ensconcing
yerleş
settle in

They are planning to settle in New Zealand. - Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.

They decided to settle in a suburb of London. - Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.

yerleş
embed
yerleş
populate
yerleş
reside

Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood. - Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.

This is residential property. - Burası yerleşim bölgesidir.

yerleş
{f} site
yerleş
indwell
yerleştirilmemiş
المفضلات