Until more detailed phylogenetic work is done to elucidate their true relationships, it seems best to leave all these species unplaced.
The settlers did not always honor the treaties.
- Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
Call me when you get settled in.
- Yerleştiğin zaman beni ara.
They found it easy to settle in the United States.
- Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.
They are planning to settle in New Zealand.
- Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.
I would prefer to live in a residential area, not downtown.
- Bir şehir merkezinde değil, bir yerleşim alanında yaşamayı tercih ederim.
Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood.
- Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.