Do you like eating fish?
- Balık yemekten hoşlanır mısın?
I want to eat a Dapanji!
- Bir Dapanji yemek istiyorum!
The food was great in Italy.
- İtalya'da yemekler harikaydı.
In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
- Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
Is eating between meals really bad for your health?
- Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır?
What with overwork and poor meals, she fell ill.
- Aşırı çalışma ve yetersiz yemeklerden dolayı, o hastalandı.
Would you like to have dinner with me tonight?
- Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
Tom, what do you want to have for dinner?
- Tom, akşam yemeği için ne yemek istersin?
What kinds of meat dishes do you serve?
- Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
There was a great variety of dishes on the menu.
- Menünün içinde büyük bir çeşit yemek vardı.
After supper, she cleared the table.
- Yemekten sonra, masayı temizledi.
Tom and Mary sat at an unpainted picnic table eating their lunch.
- Tom ve Mary öğle yemeklerini yerken boyanmamış bir piknik masasında oturdular.
My brother eats twice as much as I do.
- Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
Tom once ate at an cheap restaurant and got food poisoning, so now he is very careful about where he eats.
- Tom bir zamanlar ucuz bir restoranda yemek yedi ve gıda zehirlenmesi oldu, bu yüzden artık nerede yemek yediği hakkında çok dikkatli.
If you want to lose weight, spend a day without meals.
- Eğer zayıflamak istiyorsan bir günü yemeksiz geçir.
That couple spends quite a bit of money eating at nice restaurants.
- Şu çift güzel lokantalarda yemek yerken oldukça az para harcar.
Women eat lighter meals when they're eating with a guy.
- Kadınlar bir erkekle yemek yerken daha hafif yemekler yerler.
Is eating between meals really bad for your health?
- Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır?
Is eating less meat a good idea?
- Daha az et yemek iyi bir fikir midir?
I've given up eating meat.
- Et yemekten vazgeçtim.
Keep Tom from eating too much.
- Tom'u çok yemekten engelle.
How did Noah keep the animals from eating each other?
- Nuh peygamber hayvanları birbirlerini yemekten nasıl uzak tuttu?
Where can I get a good bite to eat?
- Nerede iyi bir yemek yiyebilirim?
It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
- Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
Getting food to Fort Sumter would be a very difficult job.
- Fort Sumter'a yemek götürmek zor olacak.
You will soon get used to eating Japanese food.
- Yakında Japon yemeklerini yemeye alışırsın.
Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
- Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
The small fork is for your salad, and the large one is for the main course.
- Küçük çatal salata için ve büyük olan ana yemek içindir.
Are these dishes gluten free? Yes, of course, all of our dishes are gluten free.
- Bu yemekler glutensiz mi? Evet, elbette, yemeklerimizin hepsi glutensizdir.
Don't eat till the numbness wears off.
- Uyuşma geçene kadar yemek yeme.
The woman has two important questions to ask: What am I wearing? and what am I cooking?
- Kadının soracak iki önemli sorusu var: Ne giyiyorum ve ne yemek yapıyorum?
Have you seen the recipe book that I wrote?
- Benim yazdığım yemek tarifi kitabını gördünüz mü?
Where did you get the recipe?
- Yemek tarifini nereden aldın?
He might not have eaten for days.
- O günlerce yemek yememiş olabilir.
Would you like to have dinner with me tonight?
- Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
I didn't feed the dog.
- Köpeğe yemek vermedim.
Tom forgot to feed his dog yesterday.
- Tom dün köpeğine yemek vermeyi unuttu.
Instead of eating real food, we just ate junk food all day.
- Gerçek yemek yeme yerine, sadece tüm gün abur cubur yedik.
In the end, we ended up eating at that shabby restaurant.
- Sonunda, biz, o eski püskü lokantada yemek yemeyi sona erdirdik.
You eat good meals in this boardinghouse.
- Bu pansiyonda iyi yemek yersin.
The living room adjoins the dining room.
- Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
Tom flipped on the dining room light.
- Tom yemek odası lambasını açtı.