yelkenli

listen to the pronunciation of yelkenli
التركية - الإنجليزية
sailboat

The bay has more yachts than sailboats. - Körfezde yelkenlilerden daha çok yatlar var.

No sailboat is faster than this one. - Hiçbir yelkenli bundan daha hızlı değildir.

sail

We sailed from Yokohama to Kobe. - Yokohama'dan Kobe'ye yelkenli ile gittik.

No sailboat is faster than this one. - Hiçbir yelkenli bundan daha hızlı değildir.

vessel
(Askeri) clipper
Sailing boat, sailboat
windjammer
sailing ship; sailboat
sailer
sailing boat
equipped with sail/sails
yawl
clipper ship
sailings
lugger
dhow
yelken
sail

God provides the wind, but man must raise the sails. - Tanrı rüzgarı sağlar, ama insanın yelkenleri yükseltmesi gerekir.

We sailed against the wind. - Rüzgara karşı yelken açtık.

yelkenli (gemi)
(Askeri) sailing vessel
yelkenli tekne
(Askeri,Teknik) sailing boat
yelkenli tekne
(Askeri) galley
yelkenli bir yarış teknesi
A sailing boat race
yelkenli bir gemi
windjammer
yelkenli gemi
barque
yelkenli gemi
sailing vessel
yelkenli gemi
sailing ship
yelkenli gemi
windjammer
yelkenli gemi
sail

The ship was sailing at full speed. - Yelkenli gemi tam hızda yol alıyordu.

yelkenli gemi
sailer
yelkenli ile gitmek
sail
yelkenli kayık
sailing boat
yelkenli kenar parmaklığı
pulpit
yelkenli kızakla kayma
skate sailing
yelkenli tekne
(Askeri) sailboat
yelkenli ticaret gemisi
(Askeri) windjammer
yelkenli trafiği
(Askeri) sailing navigation
yelkenli ufak gemi
lugger
yelkenli üç direkli gemi
bark
yelkenli üç direkli savaş gemisi
frigate
iki direkli yelkenli
schooner
yelken
hwyl
yelken
(Askeri) gaff-topsail
yelken
(Meteoroloji) velum
yelken
gaff topsail
yelkenli gemi
jigger
yelkenli gemi
sailboat
yelkenli gemi
sailing boat
yelken
{i} cloth
iki direkli küçük yelkenli
pinnace
keç iki direkli yelkenli gemi
ketch
keç iki direkli yelkenli gemi
small two-masted sailing ship (Nautical)
küçük yelkenli
dandy
küçük yelkenli
sloop
küçük yelkenli
jigger
küçük yelkenli
shallop
küçük yelkenli feribot
hoy
nereden bir yelkenli kiralayabilirim
Where can I rent a sailboat
seren yelkenli
square rigged
seren yelkenli donanımcısı
square rigger
tek direkli küçük yelkenli
catboat
tek yelkenli mavna
wherry
uzun ve dar latin yelkenli tekne
pink
yelken
{D} to hoist sail
yelken
{D} sail, sheet (of a sailing vessel). ~ açmak
yelken
canvas
yelken
{D} to set sail. ~ bezi sailcloth. ~i mayna etmek to haul down a sail, strike a sail. ~i sarmak/toplamak to furl a sail. ~leri suya indirmek to get down off one's high horse; to draw in one's horns
yelken
spritsail
üç direkli yelkenli
three-masted sailing vessel, three-master
التركية - التركية
Yelkeni olan, yelkenle giden (deniz ve göl taşıtı)
Yelkeni olan, yelkenle giden deniz veya göl taşıtı: "... bazı yelkenliler kahraman edalarıyla gelir, yalıların rıhtımlarına yanaşarak..."- A. Ş. Hisar
yelkenli gemi
Yelkenle yürütülen gemi
Yelken
(Osmanlı Dönemi) KILAA
yelken
Yelken takmış, yelkeni olan göl veya deniz aracı, yelkenli
yelken
Rüzgâr gücünden yararlanarak geniş bir yüzey oluşturacak biçimde yan yana dikilen ve teknenin direğine uygun bir biçimde takılarak onu hareket ettiren kumaş veya şeritlerin tümü: "Rıhtıma kurumak üzere yelkenler serilmişti."- S. F. Abasıyanık
yelkenli
المفضلات