yazıksız

listen to the pronunciation of yazıksız
التركية - الإنجليزية

تعريف yazıksız في التركية الإنجليزية القاموس.

yazık
shame

It's a shame, because I really wanted to play. - Yazık, çünkü gerçekten oynamak istedim.

It's a shame Tom couldn't come, too. - Yazık olmuş Tom da gelemedi.

yazık
pity

It is a pity that the singer died so young. - Çok yazık, şarkıcı çok genç yaşta öldü.

It is a pity that you can't join us. - Ne yazık ki bize katılamazsın.

yazık
{ü} alas

Alas, she died young. - Yazık, o genç yaşta öldü.

Alas, I've no time today. If I did, I'd go to the movies with you. - Ne yazık ki, bugün vaktim yok. Eğer olsaydı seninle sinemaya giderdim.

yazık
what a pity!
yazık
abject
yazık
dear
yazık
it's a pity

It's a pity that Mary has no sense of humor. - Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.

It's a pity that he can't get married to her. - Ne yazık ki o onunla evlenemez.

yazık
pity, shame; What a pity!, What a shame!, Alas!
yazık
What a pity!/What a shame!
yazık
alack
yazık
what a pity !

What a pity that she didn't tell me earlier. - Ne yazık ki o bana daha önce söylemedi.

What a pity I don't have a garden. - Bir bahçemin olmaması ne yazık.

التركية - التركية
Günahsız
yazık
Acınma, üzüntü anlatır
yazık
Herkesi üzebilecek şey, günah
yazık
Kınama anlatır
yazık
Acınma, üzüntü anlatır: "Yazık, ben böyle olmasını istemezdim! Yazık, beş gün sonra bu tepeden inmek gerek..."- R. H. Karay
yazıksız
المفضلات