You ought to have known that he was sick in bed.
- Onun yatakta hasta olduğunu bilmen gerekirdi.
Tom spent the whole day reading in bed.
- Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi.
I can't sleep on this lumpy mattress.
- Bu yumrulu yatak üzerinde uyuyamam.
This is a very hard mattress.
- Bu çok sert bir yatak.
I can see mountains from my bedroom window.
- Yatak odası penceremden dağlar görebiliyorum.
If you aren't feeling well, maybe you should rest in bed a little longer.
- Eğer iyi hissetmiyorsan, belki de yatakta biraz daha dinlenmelisin.
Before I get out of bed, I spend a little time thinking about what I'll be doing the rest of the day.
- Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.
To make a mattress for camping, we stuffed a sack with straw.
- Kamp için yatak yapmak için bir çuvalı samanla doldurduk.