yatıştırıcı

listen to the pronunciation of yatıştırıcı
التركية - الإنجليزية
soothing

In order to relax, I need to listen to soothing music. - Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.

{i} sedative

I gave him a sedative. - Ona bir yatıştırıcı verdim.

I gave Tom a sedative. - Tom'a bir yatıştırıcı verdim.

palliative
paregoric
pacificatory
placatory
calming
composing
salve
trank
depressant
nervine
corrective
tranquillizer
low profile
tranquilizer
propitiatory
tranquilizing; calming, soothing
calmative
conciliatory
sedative, tranquillizer; sedative; calming, soothing, placatory
anodyne
demulcent
sooth

In order to relax, I need to listen to soothing music. - Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.

dovish
bland
propitiative
appeaser
shock absorber
mitigatory
barbiturate
assuasive
lenitive
placative
mitigative
soothıng
ataractic
yatıştırıcı ilaç
paregoric
yatıştırıcı ilaç
nervine
yatıştırıcı madde
downer
yatıştırıcı madde
depressant
yatıştırıcı vermek
sedate
التركية - التركية