The school's dress code prohibits dyeing your hair a non-natural color.
- Okulun kıyafet kodu saçınızı doğal olmayan bir rengi boyamanızı yasaklıyor.
The Code of Hammurabi is one of the world's most ancient legal codes.
- Hammurabi kanunu dünyanın en eski yasal kanunlarından biridir.
Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through.
- Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
The new law was enforced on the people of the island.
- Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.
In 1862, Congress had passed the Homestead Act.
- 1862'de Kongre Homstead Yasasını geçirmişti.
Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
- Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
Our surveys indicate that the public would support the proposed legislation.
- Bizim anketler halkın önerilen yasayı destekleyeceğini göstermektedir.
Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s.
- Güney senatörleri 1930'lu yıllara kadar linç önleme yasasını engelledi.
There is a very strict rule forbidding smoking in bed.
- Yatakta sigara içmeyi yasaklayan çok sıkı bir kural var.
The Supreme Court ruled that the law was illegal.
- Yargıtay yasanın yasa dışı olduğuna karar verdi.
We need to uphold laws against discrimination — in hiring, and in housing, and in education, and in the criminal justice system. That is what our Constitution and highest ideals require.
- Ayrımcılığa karşı yasaları, işe alma, konut edinme, eğitim ve ceza adalet sistemini de desteklemeliyiz. Anayasa ve en üst düzey ideallerimiz gerektirdiği budur.
The 14th Amendment to the U.S. Constitution was ratified in 1868.
- ABD Anayasasında 14. yasa değişiklikliği 1868 yılında onaylanmıştır.
Newton established the law of gravity.
- Newton yerçekimi yasasını kanıtlamıştır.
We ought to obey the law.
- Biz yasaya itaat etmeliyiz.
Bu kanunu düzeltmeliyiz.
- Bu yasayı ıslah etmeliyiz.
Kanun, yaşı küçük olanların sigara içmesini yasaklıyor.
- Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.