You are banned from entering this place.
- Bu yere giriş yasaklandı.
The treaty did not ban nuclear tests under the ground.
- Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı.
They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat.
- Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.
His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.
- Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.
My parents forbade me to see Tom again.
- Ebeveynlerim Tom'la tekrar görüşmemi yasakladı.
The doctor forbade me to take part in the marathon.
- Doktor maratona katılmamı yasakladı.
There is a very strict rule forbidding smoking in bed.
- Yatakta sigara içmeyi yasaklayan çok sıkı bir kural var.
My parents prohibited me from seeing Tom again.
- Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
- Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
She is forbidden to go out.
- Onun dışarı çıkması yasaklandı.
Arms export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The Mormons have outlawed polygamy, but some adherents still practice it.
- Mormonlar çok eşliliği yasakladılar ama bazı yandaşları bunu hala uyguluyorlar.
The local government outlawed the production of alcoholic beverages.
- Yerel yönetim alkollü içkilerin üretimini yasakladı.
You are banned from entering this place.
- Buraya girişiniz yasaklandı.
The sale of cigarettes should be banned.
- Sigara satışı yasaklanmalıdır.
The Mexican government announced the banning of all imports of second-hand cars, except for 1998 models.
- Meksika hükümeti 1998 modeller hariç tüm ikinci-el arabaların ithalatını yasakladığını duyurdu.
Book banning is an authoritarian act.
- Kitap yasaklama otoriter bir eylemdir.