تعريف yardımı في التركية الإنجليزية القاموس.
- (Bilgisayar) help on
I need your help on something.
- Bir şey için yardımına ihtiyacım var.
I'm going to need your help on this.
- Bu konuda yardımına ihtiyacım olacak.
- yardım
- assistance
Do you still need my assistance?
- Hâlâ yardımıma ihtiyacınız var mı?
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- yardım
- backing
- yardım
- aid
Germs can only be seen with the aid of a microscope.
- Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
Health workers aid people in need.
- Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.
- yardım
- {i} help
Tea and coffee helps to start the day.
- Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.
Can you help me down?
- Bana yardım edebilir misin?
- yardımı olan
- helping
- yardımı dokunmak
- to be of service to
- yardımı göster/gizle
- (Bilgisayar) show/hide help
- yatırıma devlet yardımı kararnamesi
- (Hukuk) decree for state aids in investment
- yardım
- favor
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
I called you because I need a favor.
- Bir yardıma ihtiyacım olduğu için seni aradım.
- yardım
- {i} contribution
- yardım
- subsidy
- yardım
- rescue
Tom wanted to help Mary rescue her baby.
- Tom Mary'nin bebeğini kurtarmasına yardım etmek istiyordu.
Try to hold on until a rescue team arrives.
- İlk yardım ekibi gelinceye kadar dayanmaya çalış.
- yardım
- assist
What's the technical terminology for assisting someone to go to the toilet with a urine bottle?
- İdrar şişesi ile tuvalete gidecek birisine yardımcı olmak için teknik terminoloji nedir?
They assisted the painter financially.
- Mali olarak ressama yardım ettiler.
- yardım
- {i} hand
Can I give you a hand?
- Yardım edebilir miyim?
Could you lend me a hand?
- Bana yardım edebilir misin?
- belediye vergisi yardımı
- (Politika, Siyaset,Ticaret) council tax benefit
- excel yardımı
- (Bilgisayar) answer wizard
- güvenlik yardımı
- (Askeri) security assistance
- hibe yardımı
- (Politika, Siyaset) grant
- hibe yardımı
- grant aid
- kamu yardımı
- public relief
- kira yardımı
- (Politika, Siyaset) housing benefit
- konut kira yardımı
- (Ticaret) housing benefit
- yardım
- (Ticaret) financial support
- yardım
- guidance
- yardım
- safeguard
- yardım
- helping each other
- yardım
- (Bilgisayar) answer wizard
- yardım
- (Bilgisayar) more
Tom couldn't have been more helpful.
- Tom daha yardımsever olamazdı.
In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.
- Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.
- yardım
- service
Your feedback is important and it will help us to know how we can provide the best service possible.
- Geri bildiriminiz önemli ve mümkün olan en iyi hizmeti nasıl sağlayabileceğimizi bilmemize yardım edecek.
The service agent helped me solve my problem.
- Servis temsilcisi problemi çözmeme yardım etti.
- yardım
- ministration
- yardım
- recourse
His last recourse will be to go to his father for help.
- Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.
- yardım
- pitance
- yardım
- subsidization
- yardım
- succory
- yardım
- support
Tom called tech support for help.
- Tom yardım için teknik desteği aradı.
He has to work hard in order to support his family.
- Ailesine yardımcı olmak için sıkı çalışmak zorunda.
- yardım
- furtherance
- yardım
- boost
- yardım
- favour
- yardım
- push
Tom helped us push the car.
- Tom arabayı itmemize yardımcı oldu.
The students wanted us to help push the car.
- Öğrenciler arabayı itmek için yardım etmemizi istedi.
- yardım
- cooperation
- yardım
- auspices
- yardım
- subvention
- yardım
- a good turn
- yardım
- succour
- yardım
- benefaction
- -nın yardımı ile
- with the help of
- yardım
- assisted by
- yardım
- aid to
- yardım
- aid of
- yardım
- help of
- yardım
- aid in
- yardım
- help on
The three brothers must help one another.
- Üç erkek kardeş birbirlerine yardım etmeliler.
Friends should help one another.
- Arkadaş birbirlerine yardımcı olmalıdır.
- Gıda Yardımı Politikaları ve Programları Komitesi (Birleşmiş Milletler)
- (Askeri) Committee on Food Aid Policies and Programmes (UN)
- acil durum yardımı
- emergency supply
- aile yardımı
- (Hukuk) family allowance
- aile yardımı
- (Askeri) dependency benefits
- besin yardımı
- (Gıda) food relief
- cenaze yardımı
- (Kanun) death benefit
- cenaze yardımı
- death grant
- devlet yardımı
- (Hukuk) state aids
- devlet yardımı
- grant in aid
- dikey hat dizisi; görerek iniş yardımı
- (Askeri) vertical line array; visual landing aid
- edit yardımı
- (Bilgisayar) help on edit
- elektro-optik taktik karar yardımı
- (Askeri) electro-optical tactical decision aid
- emzirme yardımı
- (Ticaret) nursing grant
- evlenme yardımı
- financial help for marriage
- felaket yardımı tepki timi; dinamik analiz ve yeniden planlama aracı
- (Askeri) disaster assistance response team; dynamic analysis and replanning tool
- form alanı yardımı
- (Bilgisayar) form field help
- giyecek yardımı
- clothing support
- güvenlik yardımı yönetimi el kitabı
- (Askeri) security assistance management manual
- güvenlik yardımı; seçici özellik (Küresel Konumlama Sistemi (GPS)); baş danışman
- (Askeri) security assistance; selective availability (GPS); senior adviser; situational awareness; staging area; stand-alone switch
- hava seyrüsefer yardımcısı/yardımı
- (Askeri) navigational aids
- html yardımı
- (Bilgisayar) html help
- hukuk yardımı
- legal assistance
- insani kamu yardımı
- (Askeri) humanitarian and civic assistance
- iptal yardımı
- (Bilgisayar) help for cancel
- işsizlik yardımı almak
- to go/be on the dole
- kalkınma için kamu yardımı
- (Hukuk) public aid for development
- konut edindirme yardımı
- housing (acquisition) support
- konut yardımı
- state dwelling support
- lojistik kaynak yardımı
- (Askeri) reallocation of resources
- lotus 1-2-3 yardımı
- (Bilgisayar) lotus 1-2-3 help
- lotus 123 yardımı
- (Bilgisayar) lotus 123 help
- nesne yardımı
- (Bilgisayar) object help
- oturum açma yardımı
- (Bilgisayar) logon help
- outlook yardımı
- (Bilgisayar) outlook help
- para yardımı
- monetary aid
- para yardımı
- subsidy
- para yardımı yapmak
- support
- para yardımı yapmak
- ante up
- para yardımı yapmak
- subsidize
- paralel sıralı tek-birlik uzun mesafeli seyrüsefer yardımı (LORAN)
- (Askeri) parallel track single-unit long-range aid to navigation (LORAN)
- pencere yardımı
- (Bilgisayar) window help
- powerpoint yardımı
- (Bilgisayar) powerpoint help
- program yardımı
- program aid
- program yardımı
- (Ticaret) block grant
- proje yardımı
- project aid
- publisher yardımı
- (Bilgisayar) publisher help
- sanat yardımı
- art patronage
- seyrüsefer yardımı
- (Askeri) navigation aid
- tamam yardımı
- (Bilgisayar) help for ok
- uzun mesafe hava seyrüsefer yardımı
- (Askeri) long-range aid to navigation
- web yardımı
- (Bilgisayar) web help
- word yardımı
- (Bilgisayar) word help
- works yardımı
- (Bilgisayar) works help
- yardım
- favour [Brit.]
- yardım
- succour [Brit.]
- yardım
- backup
- yardım
- (Hukuk) aid, assistance, auspice, guidance
- yardım
- aid , assistance , help
- yardım
- helpfulness
I thank you for your helpfulness.
- Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.
- yardım
- lift
Help me lift the package.
- Paketi kaldırmama yardım et.
Yoshio helped me lift the box up.
- Yoshio kutuyu kaldırmama yardım etti.
- yardım
- donative
- yardım
- dole
Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job.
- Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.
- yardım
- relief
The cabinet asked the army to send a disaster relief mission to Okinawa.
- Kabine ordudan Okinawa'ya bir afet yardımı heyeti göndermesini istedi.
You have to raise funds for the relief work.
- Sen yardım çalışmaları için fon toplamak zorundasın.
- yardım
- comfort
- yardım
- succor
- yardım
- help, aid, assistance, succour, succor " muavenet; contribution; donation" bağış, iane
- yardım
- donation
- yardım
- booster
- yardım
- shot
- yardım
- stand by
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
- yardım
- {i} alms
- yardım
- cooperate
- yardım
- ministry
- yardım
- standby
- yardım
- {i} sustenance
- yardım
- {i} welfare
The committee is discussing social welfare.
- Kurul sosyal yardımı görüşüyor.
Sami was receiving welfare benefits.
- Sami sosyal yardımlar alıyordu.
- yardım
- patron
- yoksul yardımı
- poor relief
- yoksul yardımı
- paupers relife
- yoksulluk yardımı
- dole
- yıllık birleştirilmiş güvenlik yardımı değerlendirmesi
- (Askeri) annual integrated assessment for security assistance
- çocuk yardımı
- child benefit
- ölüm yardımı
- death benefit
- ölüm yardımı
- (Ticaret) death benefits
- özel sıhhiye yardımı cevap timi
- (Askeri) special medical augmentation response team