yaratıcılar

listen to the pronunciation of yaratıcılar
التركية - الإنجليزية
creators
plural of creator
yaratıcı
{i} creator

Zamenhof, the creator of Esperanto, was an ophthalmologist. - Esperanto yapma dilinin yaratıcısı Zamenhof, bir göz doktoruydu.

Zamenhof, the creator of Esperanto, was an ophthalmologist. - Zamenhof, Esperantonun yaratıcısı, bir göz doktoruydu.

yaratıcı
{s} creative

Tom is pretty creative. - Tom oldukça yaratıcı.

Tom doesn't think he's as creative as Mary. - Tom, Mary kadar yaratıcı olduğunu düşünmüyor.

yaratıcı
{s} inventive

Mary is very inventive. - Mary çok yaratıcıdır.

yaratıcı
composer
yaratıcı
creative, constructive, imaginative, original, inventive, productive; creator, designer
yaratıcı
{i} father
yaratıcı
{i} architect
yarat
(Bilgisayar) compose

A nation creates music — the composer only arranges it. - Bir ulus kendi müziğini yaratır - besteci yalnızca onu düzenler.

yaratıcı
constructive
yaratıcı
{s} ingenious
yaratıcı
designer
yarat
{f} created

Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website. - 354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.

God created the world. - Allah dünyayı yarattı.

yarat
{f} creating

A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis. - Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.

We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details. - Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.

yarat
create

People of Almaty, let us create a child-friendly city! - Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

yaratıcı
productive

Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination. - Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.

yaratıcı
original

The work I'm doing now requires originality. - Şimdi yaptığım iş yaratıcılık gerektirir.

yaratıcı
builder
yaratıcı
author
yaratıcı
procreative
yaratıcı
procreator
yaratıcı
inspired
yaratıcı
pregnant
yaratıcı
originator
yaratıcı
inventor
yaratıcı
originative
yaratıcı
fertile

He has a fertile imagination. - Onun yaratıcı bir hayal gücü var.

You have a fertile imagination. - Senin yaratıcı bir hayal gücün var.

yaratıcı
imaginative

Tom isn't very imaginative. - Tom çok yaratıcı değil.

This novel is very imaginative. - Bu roman çok yaratıcı.

yaratıcı
worker
التركية - التركية

تعريف yaratıcılar في التركية التركية القاموس.

yaratıcı
Yaratma yeteneği olan: "Gazi yaratıcı bir enerji kaynağı..."- F. R. Atay
yaratıcı
Yaratma yeteneği olan