It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
- Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
I think it won't rain tomorrow.
- Bence yarın yağmur yağmayacak.
He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
You will have to get up at six tomorrow morning.
- Yarın sabah altıda kalkmak zorunda kalacaksın.