They have a talented producer.
- Onların yetenekli bir yapımcısı var.
Sami was a movie producer.
- Sami bir film yapımcısıydı.
The true makers of history are the masses.
- Tarihin gerçek yapımcıları kitlelerdir.
According to the makers of the Oxford English Dictionary, there are over 800,000 words in the English language.
- Oxford İngilizce Sözlük'ün yapımcılarına göre İngilizce dilinde 800.000 'den fazla sözcük vardır.
The production has visual appeal for the audience.
- Yapımın seyirciler için görsel bir çekiciliği var.
The production has visual appeal for the audience.
- Yapımın seyirciler için görsel bir çekiciliği var.
Tom is a model maker.
- Tom bir maket yapımcısıdır.
According to the makers of the Oxford English Dictionary, there are over 800,000 words in the English language.
- Oxford İngilizce Sözlük'ün yapımcılarına göre İngilizce dilinde 800.000 'den fazla sözcük vardır.
The money was appropriated for building the gymnasium.
- Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
A new school building is under construction.
- Yeni bir okul binası yapım aşamasında.
That old man had been making homemade whiskey for fifty years.
- O yaşlı adam elli yıldır ev yapımı viski imal etmekteydi.
My mother gave me a pair of gloves of her own making.
- Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
The bridge is under construction.
- Köprü yapım aşamasındadır.
The house is now under construction.
- Ev şimdi yapım aşamasında.