yapıldı

listen to the pronunciation of yapıldı
التركية - الإنجليزية
performes
yap
do
yap
did

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

The chief engineer did research hand in hand with his assistant. - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

yap
does

Regardless of what he does, he does it well. - Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.

He doesn't know who built those houses. - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.

yap
{f} doing

I'm doing this for you. - Bunu senin için yapıyorum.

I'm doing it for you. - Bunu senin için yapıyorum.

kimlik denetimi yapıldı
(Bilgisayar) authenticated
kimlik doğrulaması yapıldı
(Bilgisayar) authenticated
yap
(Bilgisayar) do it

You must do it yourself. - Onu kendin yapmalısın.

Can you do it in one day? - Onu bir günde yapabilir misin?

yap
made of

Bottles of beer are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk. - Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.

yap
{f} making

Don't be afraid of making mistakes. - Hatalar yapmaktan korkmayın.

He is afraid of making mistakes. - Hata yapmaktan korkuyor.

yap
{f} performing

Dr. Jackson is performing an autopsy. - Dr. Jackson otopsi yapıyor.

They assisted him in performing the operation. - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.

yap
hold in
yap
{f} done

If it had not been for her help, you would never have done it. - Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.

It can be done in a day. - O, bir günde yapılabilir.

yap
made up

A molecule is made up of atoms. - Bir molekül atomlardan yapılmıştır.

She made up her face in 20 minutes. - O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.

yap
{f} make of

Tom doesn't know what to make of this. - Tom bunun hakkında ne yapacağını bilmiyor.

What do you make of that? - Onunla ilgili ne yaparsın?

yap
held in

The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow. - Konferans öbür gün yapılacak.

Rio's carnival is held in February. - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.

yap
commit

They voted to create a committee. - Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.

The committee had a long session. - Komite uzun bir oturum yaptı.

yap
{f} made

Butter is made from cream. - Tereyağı kaymaktan yapılır.

She made coffee for all of us. - O hepimiz için kahve yaptı.

yap
make&
yap
make

A good daughter will make a good wife. - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.

The baby is asleep. Don't make a noise. - Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.

yap
committed

He committed an illegal act. - O, yasa dışı bir eylem yaptı.

Many atrocities were committed during the war. - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف yapıldı في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

Yap
An atoll in the Caroline Islands of western Micronesia
yap
To bark; to yelp
yap
informal terms for the mouth
yap
A badly behaved child, a brat
yap
A bark; a yelp
yap
To talk, especially excessively
yap
{f} yelp, bark; talk noisily or foolishly; chatter
yap
The mouth, which produces speech
yap
An informal talk
yap
{i} yelp, bark; chatter, foolish talk; uncouth person; mouth (Slang)
yap
The high-pitched bark of a small dog
yap
Of a small dog, to bark
yap
If a small dog yaps, it makes short loud sounds in an excited way. The little dog yapped frantically. An island group and state of the Federated States of Micronesia in the western Caroline Islands of the western Pacific Ocean. Discovered by the Spanish in 1791, it became part of a Japanese mandate after 1920 and fell to U.S. forces in 1945. the sound a small dog makes when it yaps
yap
bark in a high-pitched tone; "the puppies yelped"
الدانماركية - التركية

تعريف yapıldı في الدانماركية التركية القاموس.

Yap
saçmalama
yapıldı
المفضلات