التركية - الإنجليزية
تعريف yapışmış في التركية الإنجليزية القاموس.
- cohesive
- (Havacılık) adherent
- stuck
He stuck to his opinion though I told him not to.
-Ona yapmamasını söylememe rağmen o düşüncesine yapışmış.
I got a fish bone stuck in my throat.
-Boğazımda yapışmış bir balık kılçığı var.
- yapış
- clung
As the waves crested about them, Tom and Mary clung desperately to the gunwales of their lifeboat.
-Dalgalar etraflarını döverken Tom ve Meryem can havliyle filikalarının küpeştesine yapıştılar.
My wet clothes clung to my body.
-Islak elbiselerim vücuduma yapıştı.
- yapış
- adhare
- yapış
- {f} clam
- yapış
- cohere
- yapış
- cling
Wet clothing clings to the skin.
-Islak giysi cilde yapışır.
- yapış
- {f} clinging
- yapış
- making; construction; production
- yapış
- way of making/constructing/producing something
- yapış
- adhere
This glue does not adhere to plastic.
-Bu yapıştırıcı plastiğe yapışmaz.
Wet clothes adhere to the skin.
-Islak giysiler tene yapışır.
- yapış
- cohering
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف yapışmış في التركية التركية القاموس.
- (Osmanlı Dönemi) MAZMUM
- yapış
- Yapmak işi veya biçimi
- yapış
- Yapma işi veya biçimi
المصطلحات ذات الصلة
yapışmış
الواصلة
ya·pış·mışResimler
السابق
المفضلات