Besides English, she also speaks German.
- İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.
Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
He teaches mathematics as well as English.
- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
Michael speaks Japanese, not to mention English.
- Michael İngilizcenin yanı sıra Japonca da konuşur.
He speaks Spanish, not to mention English and German.
- İngilizce ve Almanca yanı sıra, İspanyolca konuşuyor.
Besides that, I don't know how to dance.
- Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.
He speaks two languages besides English.
- İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
In addition to English, he speaks German.
- İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.
In addition to being a doctor, he was a very famous novelist.
- İyi bir doktor olmasının yanı sıra, o çok ünlü bir roman yazarıydı.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.