yanı sıra

listen to the pronunciation of yanı sıra
التركية - الإنجليزية
as well as

He teaches mathematics as well as English. - İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.

Television enlightens the viewers as well as entertains them. - Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.

1. right along with, right alongside, together with, with: Yanı sıra avukatını getirdi. He brought his lawyer along with him. Viski yanı sıra bira içiyor. He's drinking beer together with whiskey. 2. besides, in addition to, along with: Büyük bir yazar olmanın yanı sıra ünlü bir müzisyendir. Besides being a great writer he's also a famous musician. 3. right alongside, right beside: Yanım sıra onlar oturuyorlardı. They were sitting right beside me
(Konuşma Dili) not to mention

Jane can play the violin, not to mention the guitar. - Jane gitarın yanı sıra keman çalabilir.

He speaks German, not to mention English. - İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşur.

besides

He speaks two languages besides English. - İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.

Besides being a surgeon, he was a famous writer. - Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.

alongside
in addition

In addition to English, he speaks German. - İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.

In addition to being a doctor, he was a very famous novelist. - İyi bir doktor olmasının yanı sıra, o çok ünlü bir roman yazarıydı.

(Latin) inter alia
alongside with
along

Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce. - Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.

yanısıra
as well as
yanısıra
along
bunun yanı sıra
besides
yanısıra
alongside
yanısıra
also

Besides English, she also speaks German. - İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.

yanısıra
(prep.) alongside, next
yanısıra
(adv.) on the side, along, alongside
yanısıra
(conj.) as well as
yanısıra
alongside of
yanısıra
on the side
yanısıra
next
التركية - التركية
Yanında
Birlikte, beraberinde
yanı sıra
المفضلات