yaklaştırmak

listen to the pronunciation of yaklaştırmak
التركية - الإنجليزية
to approximate
to approximate (something) to
zoom in
bring closer
adduct
to draw (one thing) near (another)
to allow (someone) to have sexual intercourse with, let (someone) have sex with
bring near
draw sth up
approach
apply
yaklaş
(Bilgisayar) zoom in
yaklaş
(Bilgisayar) zoom
yaklaştırma
zoom in
yaklaş
{f} near

Don't come near me. I have a cold. - Bana yaklaşma, soğuk almışım.

The dictionary gathers nearly half a million words. - Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime toplar.

yaklaş
{f} approach

The president is difficult to approach. - Başkana yaklaşmak zordur.

He approached and fell on his knees. - O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.

yaklaş
{f} approximate

The story approximates to historical truth. - Hikaye tarihsel gerçeğe çok yaklaştı.

Dogs breathe approximately 30 times a minute. - Köpekler yaklaşık olarak dakikada otuz kez nefes alır.

yaklaş
come near

Don't let that dog come near me! - O köpeği yanıma yaklaştırma!

Don't come near the bulldog in case it bites. - Isırma ihtimaline karşın bir buldoğa yaklaşma.

yaklaş
{f} nearing

The end of my probation period is nearing. - Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.

We're slowly nearing the end. - Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.

yaklaştırma
approximation
yaklaştırma
apposition
yaklaştırma
keep off
yaklaştırma
kept off
kamerayı yaklaştırmak
dolly in
yaklaştırma
adduction
التركية - التركية
İki şeyi birbirine yakın duruma getirmek
Bir şeyi kendine yakın duruma getirmek. İki şeyi birbirine yakın duruma getirmek: "Sandalyesini biraz yaklaştırmak ister gibi yaparak söze yeniden başladı."- M. Ş. Esendal
Bir şeyi kendine yakın duruma getirmek
tutmak
Yaklaştırma
takrip
yaklaştırma
Yaklaştırmak işi
yaklaştırma
(Osmanlı Dönemi) takrib
yaklaştırmak
المفضلات