The man was a total stranger.
- Adam tam bir yabancıydı.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
A foreigner? And where are you from?
- Yabancı mısın? Nerelisiniz?
Foreigners astound me.
- Yabancılar beni şaşırtır.
Don't poke fun at foreigners.
- Yabancılarla alay etme.
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
A dog barks at strangers.
- Bir köpek yabancılara havlar.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Earthlings became under alien surveillance that prevented a major war.
- Dünyalılar yabancı gözetim altına girdi ve büyük bir savaşı engelledi.
Alienation is a common theme of twentieth-century literature.
- Yabancılaşma yirminci yüzyıl edebiyatının ortak bir teması.
I'm unfamiliar with that term.
- Ben bu terime yabancıyım.
Being unfamiliar with foreign languages, you'll never be able to understand the foreigner's silence.
- Yabancı dillerle yabancı olursan, yabancının sessizliğini asla anlayamazsın.
No outsiders are allowed to enter.
- Yabancıların girmesine izin verilmez.
You're not exactly an outsider.
- Sen tam olarak bir yabancı değilsin.
They tried to hide their xenophobia.
- Onlar yabancı düşmanlıklarını saklamaya çalıştılar.
I'm not a xenophobe, because I also hate my own ethnic group.
- Ben yabancı düşmanı değilim çünkü kendi etnik grubumdan da nefret ediyorum.