I'm going to rip up this piece of paper.
- Bu kağıt parçasını yırtacağım.
She had the book with a torn cover under her arm.
- Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.
The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.
- Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
The actress tore up her contract angrily.
- Aktris sözleşmesini öfkeyle yırttı.
In tears, she tore up his letter and threw it away.
- Gözyaşları içinde, o, mektubunu yırttı ve onu attı.
Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors?
- Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?
I saw him tear up the letter.
- Onun mektubu yırtıp attığını gördüm.