yürekli

listen to the pronunciation of yürekli
التركية - الإنجليزية
valiant
courageous

Tom is really courageous, isn't he? - Tom gerçekten yürekli, değil mi?

Tom was amazingly courageous. - Tom inanılmaz yürekliydi.

gallant
brave
brave, courageous, plucky, bold, audacious
full of courage
valorous
brave, courageous, stouthearted
hearted
great hearted
hardy
plucky
red-blooded
audacious
doughty
stalwart
spunky
bold
stout
red blooded
chivalrous
stouthearted
fearless
redoubted
gaiiant
yürek
heart

Tom has a heart of gold. - Tom altın yüreklidir.

She gave her guests a hearty reception. - O konuklarını yürekten ağırladı.

aslan yürekli
lionhearted
aslan yürekli adam
lion
yufka yürekli
clement
yufka yürekli
(deyim) soft-hearted
yürek
stomach
yürek
guts

It took guts to do what Tom did. - Tom'un yaptığını yapmak yürek isterdi.

yürek
pluck
yürek
spunk
yürek
courage

Tom was amazingly courageous. - Tom inanılmaz yürekliydi.

Tom is really courageous, isn't he? - Tom gerçekten yürekli, değil mi?

yürek
spirit
mangal yürekli
Brazil hearted
aslan yürekli
(deyim) brave as a lion
aslan yürekli
(deyim) as brave as a lion
aslan yürekli
leonine
aslan yürekli
lion hearted
açık yürekli
honest
açık yürekli
freehearted
açık yürekli
communicative
açık yürekli
open faced
açık yürekli
openhearted
açık yürekli
open hearted
açık yürekli
outgoing

Tom is extremely outgoing. - Tom son derece açık yürekli.

Tom and Mary are very friendly and outgoing. - Tom ve Mary çok arkadaş canlısı ve açık yüreklidirler.

deve yürekli
cowardly
geniş yürekli
carefree, happy-go-lucky, easygoing
iyi yürekli
kind-hearted

The kind-hearted queen could not refuse her. - İyi yürekli kraliçe onu reddedemedi.

iyi yürekli
big-hearted
katı yürekli
hard-hearted, callous, heartless
katı yürekli
obdurate
katı yürekli
insensitive
katı yürekli
coldhearted
katı yürekli
hard hearted
katı yürekli
unrelenting
manda yürekli
(person) who won't bestir himself for anything or anybody
pek yürekli
hardhearted
tavşan yürekli
chicken hearted
tavşan yürekli
hen hearted
tavşan yürekli
chicken livered
tavşan yürekli
timid; easily frightened; lacking in courage
taş yürekli
pitiless
taş yürekli
hard-hearted
temiz yürekli
clean hearted
yanık yürekli
(someone) who has suffered a lot, who has undergone a lot of suffering
yufka yürekli
softhearted
yufka yürekli
softhearted, tenderhearted, clement
yufka yürekli
tenderhearted
yufka yürekli
humane
yürek
pity, compassion
yürek
heart, heartstrings, emotions
yürek
prov. stomach, belly
yürek
audacity
yürek
courage, stoutheartedness, guts
yürek
heart, ticker " kalp; courage, guts" " cesaret; stomach" mide, karın, iç
yürek
ticker
yürek
breast
التركية - التركية
Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, koçak, cesaretli, cesur
Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, hiçbir şeyden korkusu olmayan, yiğit, gözü pek, babayiğit, koçak, cesaretli, cesur: "Fakat onlar da aralarında hiçbir delikanlıyı ona eş olabilecek kadar yürekli bulmuyorlardı."- H. E. Adıvar
KABADAYI
yüreği pek
cesur
yiğit
aslan yürekli
Çok yiğit, hiçbir şeyden korkmayan
açık yürekli
Düşündüğünü olduğu gibi söyleyen, içi temiz, gizli yönü olmayan (kimse), samimî, açık kalpli
deve yürekli
Çok korkak
geniş yürekli
Hemen, çabucak telâş göstermeyen, merak etmeyen, tasasız (kimse)
iyi yürekli
İyi kalpli
katı yürekli
Acıması olmayan, acımasız
mangal yürekli
Korkusuz, gereğinden fazla cesur, gözünü daldan budaktan esirgemeyen, gözü pek
pek yürekli
Acıması olmayan, yüreksiz, merhametsiz
tavşan yürekli
Çok ürkek, korkak
taş yürekli
Katı yürekli, hiç acıması olmayan, acımasız, taş kalpli
temiz yürekli
İçi dışı bir olan, kalbi temiz olan
yufka yürekli
Olaylardan çok çabuk etkilenen, üzülen
yürek
İskambil kâğıtlarının dört grubundan benekleri kırmızı, yürek biçiminde olanı, kupa
yürek
Bazı deyimlerde "hiçbir gizli, art düşüncenin karışmamış olduğu duygu" anlamını verir: "Savaş için en doğru kararları Meclisin verebileceğine yürekten inananlar vardı."- T. Buğra
yürek
Bir kimsenin ruhsal yönü, gönül: "Fazıla Hanımın elleri terliyor, yüreği sarsılıyordu."- S. F. Abasıyanık
yürek
Göğüs boşluğunda, iki akciğerin arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, kalp
yürek
Kalp
yürek
Herhangi bir şeyden çekinmeme, korkmama, yüreklilik, korkusuzluk, cesaret
yürek
Acıma duygusu
yürek
Mide, karın, iç
yürek
Bir kimsenin ruhsal yönü, gönül
yürek
Bazı deyimlerde "hiçbir gizli, art düşüncenin karışmamış olduğu duygu" anlamını verir
yürek
Acıma duygusu: "Ona merhume demek bile yürek parçalayıcı bir şeydir."- R. N. Güntekin
yürek
Mide, karın, iç: "Ayşe Hanım, kahveciden limon şekeri almış, yürek ferahlatır diye uzatıyor."- S. M. Alus. İskambil kâğıtlarının dört grubundan benekleri kırmızı, yürek biçiminde olanı, kupa
yürekli
المفضلات