yürüyüşçü

listen to the pronunciation of yürüyüşçü
التركية - الإنجليزية
walker

He must be a good walker to have walked such a long distance. - Böylesine uzun bir mesafeyi yürüdüğü için iyi bir yürüyüşçü olmalı.

The walkers set out from Boston and reached San Francisco six months later. - Yürüyüşçüler Boston'dan yola çıktı ve altı ay sonra San Fransisko'ya vardı.

marcher
saunterer
yürüyüş
walk

I take a walk every morning. - Her sabah yürüyüşe çıkarım.

How about taking a walk? - Yürüyüş yapmaya ne dersin?

yürüyüş
walking

Walking is an excellent exercise. - Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir.

I watched John and Mary walking hand in hand. - John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.

yürüyüş
pace
yürüyüş
ramble
yürüyüş
tramp
yürüyüş
(Askeri) movement
yürüyüş
manifestation
yürüyüş
march

Russian cosmonaut Alexei Leonov performed the first spacewalk on March 18, 1965. - Rus astronot Aleksey Leonov 18 Mart 1965'ye ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirdi.

A brass band is marching along the street. - Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.

yürüyüş
trekking

I had a slight accident while trekking in Nepal. - Nepal'de yürüyüş yaparken hafif bir kaza geçirdim.

yürüyüş
walkıng
yürüyüş
hike

We should cancel the hike. - Yürüyüşü iptal etmeliyiz.

I met some hikers on the mountain. - Dağda bazı yürüyüşçülerle karşılaştım.

yürüyüş
gressorial
yürüyüş
gait

He began to mimic the speech and gait of persons in the street. - O, sokaktaki kişilerin konuşma ve yürüyüşünü taklit etmeye başladı.

He walks with an awkward gait because of an injury. - O, yaradan dolayı garip bir yürüyüşle yürümektedir.

yürüyüş
tread
yürüyüş
walk (done for exercise)
yürüyüş
walking; way of walking, gait
yürüyüş
marching; way of marching
yürüyüş
march (especially one organized to protest or proclaim something)
yürüyüş
walk; ramble; gait; march
yürüyüş
saunter