yükselmekte

listen to the pronunciation of yükselmekte
التركية - الإنجليزية
on the upbeat
yüksel
{f} rose

The yen rose to the dollar. - Yen dolar karşısında yükseldi.

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

yüksel
went up

The rocket went up smoothly. - Roket sorunsuzca yükseldi.

A cheer went up from the audience. - Seyircilerden bir tezahürat yükseldi.

yüksel
rise

Prices will continue to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

Prices are still on the rise. - Fiyatlar hâlâ yükseliştedir.

yüksel
tall

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
gone up

The average temperature has gone up. - Ortalama sıcaklık yükseldi.

Why have coffee prices gone up? - Kahve fiyatları neden yükseldi?

yüksel
{f} risen

The exchange rate for the yen against the dollar has risen. - Yen için döviz kuru dolar karşısında yükseldi.

The cost of living has risen. - Yaşamanın maliyeti yükseldi.

yüksel
{f} rising

The yen is rising and the dollar is falling. - Yen yükseliyor dolar düşüyor.

In September, 1929, stock prices stopped rising. - Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.

yüksel
{f} tower

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

yüksel
got high
yüksel
get high

As global warming increases, sea levels get higher and higher. - Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.

yüksel
{f} buoy
yüksel
{f} towering
yüksel
go up

Prices will continue to go up. - Fiyatlar yükselmeye devam edecek.

There's no guarantee that the stock will go up. - Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.

Yüksel
(isim) Be lofty, be noble
yükselmekte
المفضلات