Venus rotates in the opposite direction from most other planets in our Solar System.
- Venüs Güneş sistemimizdeki diğer birçok gezegenden ters yönde döner.
She steered our efforts in the right direction.
- O, bizim çabalarımızı doğru yönde yönlendirdi.
We must examine the various aspects.
- Çeşitli yönleri incelemeliyiz.
We studied Greek culture from various aspects.
- Çeşitli yönleriyle Yunan kültürünü inceledik.
A dreary landscape spread out for miles in all directions.
- Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
I have no sense of direction so I always travel with a compass.
- Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
Japan and China differ from each other in many ways.
- Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
Modern cars differ from the early ones in many ways.
- Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before?
- Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?
The flood diverted the course of the river.
- Sel nehrin yönünü değiştirdi.
There's a trend these days towards small families.
- Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
This room's orientation is great.
- Bu odanın yönü harika.
Your sexual orientation is not something you can change.
- Cinsel yöneliminiz değiştirebileceğiniz bir şey değildir.
We were rerouted because of weather.
- Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.
A farewell party was held for the executive who was retiring.
- Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
He had led the Republican Party with great success.
- O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
The exit is on the right side of the direction of travel.
- Çıkış seyahat yönünün sağ tarafında.
I heard Tom's side of the story.
- Tom'un hikaye yönünü duydum.
England resembles Japan in many respects.
- İngiltere birçok yönden Japonya'ya benzer.
Japanese differ from American in many respects.
- Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.
He has no sense of direction.
- Onun yön duygusu yoktur.
Tom certainly doesn't have a very good sense of direction.
- Tom'un kesinlikle çok iyi bir yön duyusu yok.
Sami was coming in the opposite direction.
- Sami karşı yönden geliyordu.
My opinion is the opposite.
- Benim görüşüm karşı yönde.