yönü

listen to the pronunciation of yönü
التركية - الإنجليزية
direction

I don't know exactly where Kyoko lives, but it's in the direction of Sannomiya. - Ben tam olarak Kyoko'nun nerede yaşadığını bilmiyorum, ama Sannomiya yönünde.

I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination. - Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.

aspect

We must consider every aspect of the problem. - Biz sorunun her yönünü göz önünde bulundurmalıyız.

I love every aspect of the game. - Oyunun her yönünü seviyorum.

yön
aspect

We studied Greek culture from various aspects. - Çeşitli yönleriyle Yunan kültürünü inceledik.

We must examine the various aspects. - Çeşitli yönleri incelemeliyiz.

yön
direction

I have no sense of direction so I always travel with a compass. - Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.

A dreary landscape spread out for miles in all directions. - Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.

yön
way

She was similar to me in many ways. - Birçok yönden bana benzerdi.

The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things. - Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.

yön
course

Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before? - Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?

The flood diverted the course of the river. - Sel nehrin yönünü değiştirdi.

yön
path
yön
direction; side; aspect; way, respect, regard
yön
{i} trend

There's a trend these days towards small families. - Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.

arama yönü
(Bilgisayar) search
yön
bearing

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
{i} bearings

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
orientation

This room's orientation is great. - Bu odanın yönü harika.

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it. - Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

kaynak yönü
upstream
metin yönü
(Bilgisayar) text direction
pusula yönü
compass direction
saat yönü
clock wise
sayfa yönü
(Bilgisayar) page orientation
sayfa yönü
(Bilgisayar) orientation
yön
quarter
yön
weather

We were rerouted because of weather. - Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.

yön
party

A farewell party was held for the executive who was retiring. - Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.

He had led the Republican Party with great success. - O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.

yön
streak
yön
rubric
yön
direction; quarter: O yöne doğru gitti. He went in that direction
yön
in terms of
yön
side, aspect; angle: Bu sorunun birkaç yönü var. There are several sides to this matter. Probleme o yönden bakmadım. I haven't looked at the problem from that angle
yön
regard
yön
facet
yön
directional
yön
side

I heard Tom's side of the story. - Tom'un hikaye yönünü duydum.

Always look on the bright side of life. - Hayata her zaman olumlu yönden bak.

yön
respect

Japanese differ from American in many respects. - Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.

He's well respected for his management skills. - Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.

yön
point of view line of thought, line: politik yönü belli olmayan biri someone whose political views are not readily apparent
o yönü
that direction
yön
complexion
yön
sense

He has no sense of direction. - Onun yön duygusu yoktur.

I have a good sense of direction, so I don't get lost. - Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.

yön
channel
akış yönü
flow direction
blok yönü
(Bilgisayar) block direction
dalga yönü
(Askeri) wave direction
dönme yönü
sense of rotation
form yönü
(Bilgisayar) form direction
gel-git yönü
(Askeri) tidal day
gel-git  yönü
(Askeri) tidal front
gidiş yönü
set
hareket yönü
(Otomotiv) direction of movement
iniş yönü
landing direction
pist yönü
(Havacılık) runway heading
pusula yönü
compass bearing
rüzgâraltı yönü
leeward
saat akrebi yönü
counter clockwise
sefer yönü
(Askeri) sailing direction
tablo yönü
(Bilgisayar) table direction
yön
(Hukuk) aspect, trend
zıt saat yönü
(Kimya) anticlockwise
yönü
المفضلات