Seninki gibi aynı gömleği aldım.
- I bought the same shirt as yours.
Seninki de fena değil.
- Yours is not bad, either.
Benim görüşüm seninkine benzer.
- My opinion is similar to yours.
Benim köpeğim neredeyse boyunuzun yarısı kadar.
- My dog is almost half the size of yours.
Defter senin değil, onundur.
- The notebook is not yours. It's his.
Sorunu niçin kendin araştırmıyorsun? O senin sorumluluğun.
- Why don't you look into the problem yourself? It's your responsibility.
Bizim okulumuz sizinkiyle aynı büyüklükte değildir.
- Our school was not the same size as yours.
Sizinki gibi öyle iyi bir kamera alamam.
- I can't afford such a good camera as yours.
Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.
- I want a jacket shaped like yours.
O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- In that respect, my opinion differs from yours.
Bir kaleme ihtiyacım var. Sizinkilerden birini kullanabilir miyim?
- I need a pencil. Can I use one of yours?
Bizim çocuklar okulda; sizinkiler nerede?
- Our children are at school; where are yours?
Benim zevklerim seninkilerden oldukça farklı.
- My tastes differ greatly from yours.
Bunlar benim ayakkabılarım ve şunlar seninkiler.
- These are my shoes and those are yours.
Yours sincerely, Yours faithfully, Yours, Sincerely yours.