O, yünlü bir kazak giyiyor.
- She is wearing a woolen sweater.
Sıcak, yünlü bir etek arıyorum.
- I'm looking for a warm, woolen skirt.
Büyük, eski, güzel, kırmızı bir yün İran halısı satın aldım.
- I bought a beautiful large ancient red Iranian woolen carpet.
O bir yün kazak giyer.
- He wears a woolen sweater.