Tom durup dururken öldü.
- Tom died unexpectedly.
Bayan Young onu habersizce ziyaret etmeme aldırış etmedi.
- Mrs. Young didn't mind my dropping in on her unexpectedly.
Ordu habersizce saldırıya uğradı.
- The army was unexpectedly attacked.
Bir sabah, o, caddede beklenmedik şekilde onunla karşılaştı.
- One morning, she unexpectedly met him on the street.