Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

without equal

listen to the pronunciation of without equal
الإنجليزية - التركية
olmaksızın eşit
alone
yalnız

Yalnız yaşamaya alışkın. - She is used to living alone.

O yalnız yürümeyi sever. - She likes walking alone.

alone
Iet alone kendi haline bırakmak
alone
yalnız tek başına
alone
{s} yalnız; kimsesiz. z. yalnız, yalnız başına, tek başına
alone
yalnız başına

O yalnız başına kahvaltı yaptı. - He had breakfast all alone.

Ormanda yalnız başına yaşadı. - He lived alone in the forest.

alone
{s} kimsesiz

Ben gidersem kimsesiz olacaksın. - If I go, you'll be all alone.

alone
karışmamak
alone
bir başına
alone
meşgul olmamak
alone
sadece

Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler. - They said they only wanted to be left alone.

Şu anda, Tom sadece yalnız bırakılmayı istiyor. - Right now, Tom just wants to be left alone.

matchless
benzersiz
matchless
eşi benzeri olmayan
alone
tek başına

O tek başına yürümeyi sever. - She likes to walk alone.

Hiroko orada tek başına oturdu. - Hiroko sat there all alone.

matchless
{s} eşsiz
الإنجليزية - الإنجليزية
nonpareil
matchless
alone
without equal

    الواصلة

    with·out e·qual

    التركية النطق

    wîdhaut ikwıl

    النطق

    /wəᴛʜˈout ˈēkwəl/ /wɪðˈaʊt ˈiːkwəl/
المفضلات