Hemencecik birbirimizi sevdik.
- We liked each other right away.
Tom, Mary'nin derhal buraya gelmesini istiyor.
- Tom wants Mary to come here right away.
Tom sadece derhal bir şey yemek zorunda olduğunu söyledi.
- Tom said he just had to eat something right away.
Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
Tom bir an önce evlenmek istediğini söylüyor.
- Tom says he wants to get married right away.
Her iki görüşün avantajları ve dezavantajları vardır bu yüzden hangisini destekleyeceğime hemen karar vermeyeceğim.
- There are merits and demerits to both your opinions so I'm not going to decide right away which to support.
Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.
- I plan to reply to his letter right away.