Ben zar zor sınavı geçtim.
- I barely passed the exam.
Çarpılmaktan zar zor kurtuldum.
- I barely missed being struck.
Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
- He had barely enough money to buy bread and milk.
Ben ancak iki veya üç saat uyudum.
- I slept barely two or three hours.
Tom artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor.
- Tom barely speaks to me anymore.
Burada hemen hemen hiç yağmur yağmaz.
- It barely ever rains here.
Tom geçen yaz Mary ile çok az konuştu.
- Tom barely spoke to Mary last summer.
Bir saattir bekliyoruz ve sıra çok az ilerledi.
- We've been waiting for an hour and the line has barely moved.
Tom çok çok az ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be barely paying attention.
Burada hemen hemen hiç yağmur yağmaz.
- It barely ever rains here.
Şehri hemen hemen hiç bilmiyorum.
- I barely know the city.
Bunu güçbela zamanında yaptım.
- I barely made it on time.
Bazen içecek çok fazla şey ancak yeterlidir.
- Sometimes too much to drink is barely enough.
Tom ancak kirasını ödeyebiliyor.
- Tom can barely pay his rent.