Hava güzel olduğu zaman, Tom her zaman pencerelerini açık bıraktı.
- When the weather was nice, Tom always left his windows open.
Bu pencereler güneye bakıyorlar.
- These windows look to the south.
Bu pencereler güneye bakıyorlar.
- These windows look to the south.
Odada 2 tane pencere var.
- The room has two windows.
Bana pencereyi açık bırakmamı söyledi.
- He told me to leave the window open.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Yangın durumunda, bu camı kır.
- In case of fire, break this window.
Dün camı kıran Tom idi.
- It was Tom that broke the window yesterday.
Teşhir vitrine bakmaktan vazgeçti.
- She stopped looking at the show window.
Tom bir şey almadan vitrinleri gezdi.
- Tom went window-shopping.
Hava güzel olduğu zaman, Tom her zaman pencerelerini açık bıraktı.
- When the weather was nice, Tom always left his windows open.
Şu çocuk sık sık bir top ile pencerelerimizi kırıyor.
- That boy often breaks our windows with a ball.
launch window; window of opportunity.
... system, which was Windows. ...
... folders, but if you pick your iTunes or Windows Media Player library, all of your play lists, ...