O, her zamanki gibi geç geldi.
- She came late as usual.
Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.
- As usual, the physics teacher was late for class.
Teslimatlar her zaman olduğu gibi devam edecek.
- Deliveries will continue as usual.
Hiç söylemeye gerek yok, her zaman olduğu gibi Judy geç geldi.
- Needless to say, Judy came late as usual.
Keiko bize her zamanki gibi hoş bir gülümseme gösterdi.
- As always, Keiko showed us a pleasant smile.
Bugün her zamanki gibi kalbimdesin.
- You are in my heart today as always.
She studies as hard as ever.
- Sie lernt so fleißig wie immer.
That actress is as beautiful as ever.
- Diese Schauspielerin ist schön wie immer.