Benim için her şeyden önemlisin.
- Du bist für mich wichtiger als alles auf der Welt.
Özür dilerim, sinir ediyorsam. Fakat benim için önemlisin.
- Entschuldige, wenn ich nerve. Aber du bist mir wichtig.
Tokyo çok büyük bir şehirdir.
- Tokyo is a very big city.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
O, cüsseli, yavaş hareket eden bir adamdı.
- He was a big, slow-moving man.
Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir.
- Big men are not always strong.
Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım.
- Why did you wake me up to tell me something that big? Now, I'll never be able to concentrate on my work!
Twitter İslâm'ın en büyük düşmanları arasındadır.
- Twitter is among the biggest enemies of Islam.
Büyük bir hataydı ki, o caydı.
- He broke his promise, which was a big mistake.
Sami büyük bir şehre gitmek ve zengin ve de ünlü olmak istedi.
- Sami wanted to go to a big city and be rich and famous.
Mary'nin iri kahverengi gözleri var.
- Mary has big brown eyes.
Ken'in köpeği çok iri.
- Ken's dog is very big.
You never have time for important things!
- Du hast nie Zeit für die wichtigen Dinge!
Creativity is an important aspect for the development of human.
- Die Kreativität ist ein wichtiger Aspekt für die Entwicklung des Menschen.