Onun iyi olup olmadığını bilmiyorum.
- I do not know whether it is good or not.
Tom Mary'nin emin ellerde olup olmadığını bilmiyordu.
- Tom didn't know whether Mary was safe or not.
Tom Mary'nin emin ellerde olup olmadığını bilmiyordu.
- Tom didn't know whether Mary was safe or not.
Onun iyi olup olmadığını bilmiyorum.
- I do not know whether it is good or not.
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
- We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Önermenin geçerli olup olmadığı üzerinde düşünmelisin.
- You ought to think over whether the premise is valid or not.
Gidip gitmeyeceğimiz havaya bağlı.
- Whether we go or not depends on the weather.
Kazanmak için ister Lions'ları ister Tiger'ları seç, sonucu şansa bağlıdır. Çünkü her iki takım eşit olarak güçlüdür.
- Whether you pick the Lions or Tigers to win, the result will be a toss-up because both teams are equally strong.
The debite answered and sayde unto them: whether of the twayne will ye that I lett loosse unto you?.