Onunla evlenmek niyetindeydi.
- He intended to marry her.
Ben, şimdi benimle evlenmek istediğini biliyorum, ama siz daha sonra ikinci düşüncelere sahip olacağınızı düşünmüyor musunuz?
- I know you want to marry me now, but don't you think you'll have second thoughts afterward?
Martyna ile evlenmek istiyorum.
- I want to marry Martyna.
Suzie ile evlenmek üzere değilim.
- I'm not about to marry Suzie.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
- You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
18 yaşından küçükler evlenemez.
- People under 18 cannot marry.
Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor.
- She wants to marry her daughter to a doctor.
Kızını benim gibi bir adamla evlendirmek ister misin?
- Would you want your daughter to marry a guy like me?