Sandığımdan daha az zaman var.
- There is less time than I thought.
İnsanlar yaşlanırken, beyin hücreleri daha az verimli olur.
- As people get older, their brain cells become less efficient.
Doktor bana daha az yüksek kalorili atıştırmalıklar yememi söyledi.
- The doctor told me to eat fewer high-calorie snacks.
Bu yıl geçen yıla göre daha az kaza vardı.
- There were fewer accidents this year than last.
Şimdi hakkında endişelenecek daha az şeyimiz var.
- Now we have one less thing to worry about.
Onun daha az şeyi kabulleneceğinden emin değildim.
- I wasn't sure that he would settle for anything less.
Tom yirmi dakikadan daha az bir sürede oraya varmayı başardı.
- Tom was able to get there in less than twenty minutes.
Tom beş dakikadan daha az bir sürede üç elma yedi.
- Tom ate the three apples in less than five minutes.
My hens laid fewer eggs last year.
- Meine Hennen haben letztes Jahr weniger Eier gelegt.
My attitude to the comma is physiological; the more breath I have, the fewer commas I use.
- Meine Einstellung zur Kommasetzung ist physiologisch; je mehr Atem ich habe, desto weniger Kommas brauche ich.
You're spending less and less time with the children.
- Du hast immer weniger Zeit für die Kinder.
I have less and less time for reading.
- Ich habe immer weniger Zeit zum Lesen.
I recall less and less of my childhood.
- Ich erinnere mich an immer weniger aus meiner Kindheit.